Üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyası tarih boyunca başta deprem ve sel gibi doğal afetlerin yanısıra endüstriyel kazalar, ulaşımla ilgili afetler, yangın, teknolojik afetler gibi birçok felaketle karşı karşıya kalmıştır. Bu afetlerin sonucunda maddi ve manevi birçok kaybın yaşandığı bilinmektedir. Türkiye ve dünyada afet ile ilgili yapılan çalışmaların ana ekseni, önceleri yara sarma olarak adlandırılabilecek konvansiyonel bir anlayışla değerlendirilse de özellikle 90'lı yıllardan itibaren daha kapsayıcı ve çok yönlü, en başta afet kayıplarını önleyici –risk azaltıcı- bir anlayış benimsenmiştir. Bu değişime paralel olarak ülkemizde de özellikle 1999 Marmara Depremi'nin ardından riskleri önceden öngörüp azaltıcı bir anlayış yerleştirilmey...