Sahip olduğumuz iç güdülerin birçok değer yargımızın temelini oluşturduğu söylenmektedir. Henüz dünyaya yeni geldiğimiz bebeklik dönemlerimizde dahi içgüdülerimiz sayesinde eylemlerimizin sonuçlarını kısa bir süre içinde kavramaya başlarız. Böylece doğru ya da yanlış, mutluluk ya da acı verici hadiselerin zihnimizde bir tasnifini yaparak makul olana doğru yaşamımızın rotasını tayin etmekteyiz. Tıpkı acıkan bir bebeğin ağlayarak annesine seslenmesi gibi… Bu nedenle Nietzsche (2020) bilinçli düşüncelerimizin ardında dahi içgüdülerimizin yattığını söylemektedir. Bilinçli düşünme aktivitelerimizin çoğu içgüdülerimiz tarafından gizliden gizliye yönlendirilmektedir. Her türlü mantıklı kararın ardında ve bu mantığın davranış olarak dışa yansımasın...