Osmanlı’da Avrupai tarzda açılmış olan gayrimüslim ve yabancı okullar, misyonerlik işlevi ile yıkıcı etkileri bilinen kurumlardır. Buna rağmen, yabancı dil öğretmenin yanı sıra, sundukları yüksek kalite ve nitelikteki eğitim imkânlarıyla halktan büyük ilgi ve talep görmüşlerdir. Yalnızca payitaht ile sınırlı kalmayan bu yoğun ilgi, taşrada da etkili olarak, Gayrimüslimleri olduğu kadar yerel Müslüman çocuklarını da kısa sürede bu kurumlara yöneltmiştir. Özellikle II. Abdülhamid Dönemi’nde (1876-1909), eğitim alanında yapılan tüm girişimler, ülkenin birlik, dirlik ve bütünlüğünü söz konusu okulların zararlı faaliyetleriyle yıkıcı etkilerinden korumak için zorunlu olarak başlatılan bir karşı refleks hareketi olarak görülmelidir. 1880’...