“Yaşayan her şeyin ölümlü olduğu” gerçeği bütün insanlar tarafından kabul edilmiş, ancak ölüm, kapalı bir olgu olduğundan, farklı kültürlerdeki insanlar tarafından değişik şekillerde algılanmıştır. Diğer kültürlerde olduğu gibi Türk kültür ve şiirinde de ölüm konusu önemli bir yer tutar. Henüz İslâm’ı kabul etmedikleri dönemlerde de Türklerde ahiret inancı vardı ve ölüm onlar için büyük bir korku ve endişe kaynağı idi. İslâm’ın kabulü ile birlikte yaşam biçiminin yanı sıra ölüme bakış açısı da kısmen değişti. Ölüm, artık “korku ile ümit” arası bir çizgi oldu. Çünkü İslâm inancında kaçınılmaz olan ölüm, bir yok oluş değil, ruhun bedenden ayrılışı, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Ölüm gerçeğinin şiirimize yansıması da bu inanç sisteminin ölüm...