Tüketim kültürü ve ideolojinin yeniden üretildiği bir alan olarak halkla ilişkiler yönetiminin eleştirel bir değerlendirmesi

Bir yönetim biçimi olarak halkla ilişkiler, iletişim etkinliklerinin bütününü kapsayan disiplinlerarası bir alan olarak hem kurumsal hem de toplumsal bağlamda işlevlerinden ve etkisinden dolayı önemini gittikçe arttırmakta ve merkezi konuma gelmektedir. Özellikle küreselleşme ile birlikte değişen pazar ve rekabet koşulları içerisinde gerek kamu sektörü gerekse özel işletmelerin bünyesinde halkla ilişkiler yönetimi kendisini bir ihtiyaç olarak dayatmaktadır. Günümüz dünyasında endüstrileşen bir yapı olarak da tanımlanan halkla ilişkiler yönetimi, etkinlik alanlarını iletişim pratikleri ile anlamı hale getirirken ekonomik, siyasal ve toplumsal iktidar yapıları arasındaki belirleyici gücünü meşrulaştıracak araç ve aracıları ile kurumsal iletişim stratejilerinin belirlenmesinde ve toplumsal ilişkilerin niteliğinin değişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Halkla ilişkiler yönetiminin bütünlüklü bir bakış açısıyla değerlendirilmesi; eleştirel bir düşünce yapısı içerisinde toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve teknolojik bağlamlardaki sorgusunu da gerekli kılmaktadır. İletişim çalışmaları bağlamında halkla ilişkiler yönetiminin esas olarak kullandığı, medya olarak tanımlanan sistem içerisindeki araçların toplumsal yaşam içerisindeki yönlendiriciliğini, konumunu ve işlevini ortaya koymak hem alanın anlamsal bir bütünlük çerçevesinde algılanmasını sağlayacak hem de bu yönetim biçimini geliştiren itici bir güç olacaktır. Böylesi çok perspektifli ve karşılaştırmalı bir bakış açısı; kitle iletişimi, tüketim, ideoloji, kültür, reklâm, imaj, hegemonya, rıza üretimi ve ideolojik aygıt gibi kapsamlı incelenmesi gereken kavramlar bütününü içermektedir. Tüketim, tüketim ideolojisi ve imaj yaratım süreçleri ile gündelik hayatın kültürünü etkileyen halkla ilişkiler yönetimi, kullandığı araçlar, semboller ve göstergeler ile ideolojik bir yapıda cisimleşmektedir. Toplumsal değişim dönemlerindeki farklılaşmalara paralel olarak kültürün de endüstrileştirilen yapısı, tüketimi bir yaşam tarzı olarak konumlandırmaktadır. Özellikle reklâm ve pazarlama stratejilerinin kullanımı, halkla ilişkiler yönetiminin tüketime odaklı yaşam tarzını biçimlendirmesine yardımcı olmaktadır. Hegemonik bir yönelimle rıza üreten, tüm kaynakları aktif biçimde kullanan halkla ilişkiler yönetimi, bir yönetme ve yönlendirme bütünlüğü olarak medya aracılığıyla yeni anlam dünyası yaratmaktadır