Three Lives/Gertrude Stein the sun Also Rises / Ernest Heminway Winesburg, Ohio / Sherwood Anderson Sartoris / William Faulkner

Bu tez çalışması, Batıda 20. yüzyılın erken döneminde gelişen toplumsal ve kültürel değişimlerin yansımalarıyla modern Amerikan yazınında modernite ve modernizm kavramlarının çatışmasını Gertrude Steinʼnın Üç Hayat, Ernest Hemingwayʼin Güneş de Doğar, Sherwood Andersonʼun Winesburg,Ohio ve William Faulknerʼın Sartoris romanlarından örneklerle tartışmayı amaçlamıştır. Modernizmi öncelikle edebi bir dönem ya da tür olarak ele almak yerine, modernite ve modernizm kavramlarının kelime anlamlarının şaşırtıcılığına değinilmiştir. Modern sözcüğünün çağrıştırdığı anlamların erken 20. yüzyılın görsel sanatları ve yazın dilindeki duyarlıklarla ne derece örtüştüğü tartışılmıştır.Buna göre, modernizm akımıyla beraber, 20. yüzyıl modernitesi 18. ve19. yüzyıllardan 20. yüzyıla değin düşünüldüğünün aksine dönemin kültürel ve toplumsal yapısına cevap olarak, edebiyatta ve sanatta akıldışılığı vurgulayan deneysel anlatı tekniklerini getirmiştir. Bu anlatı tekniklerinden başlıcaları, olay örgüsüz anlatım, şimdiki zaman kipi üzerindeki kurgu, parçalanmış dil yapısı, öznel bakış açısı, zıtların yan yana getirilmesi, nesnel bağdaşıklıktır. Bu anlatı özellikleriyle beraber incelenen Üç Hayat, Güneş de Doğar, Winesburg, Ohio ve Sartoris romanlarının hepsinde ortak olarak görülen edebi kaygı, yazarları gerçekliğin öznel doğası üzerine odaklayan anlatım teknikleridir. Tarafsız, genel geçer yargılardan kaçınan bir bakış açısıyla sunulan anlatım, gerçekçi romanın aksine, anlatımın otoritesini okuyucunun eline vermiştir. Anlatıcının bilincinin yansımalarıyla oluşturulan kurgu, gerçeklik derecesini yitirirken, kurguda gelişen temalarla ilgili herhangi bir ahlaki yargının hükmü de kalmamıştır. Bu duyarlıklarla ele alındığında romanlarda gözlemlenen temalar biçemsel özelliklerin çözülmesi ile ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, bu tez çalışmasıyla birlikte görülmüştür ki, modern Amerikan yazınında biçemde gerçekleştirilen deneysellikle beraber geleneksel anlatı teknikleri sınanmış ve bu tekniklerin geçerliliklerinin tartışılacağı bir ortam yaratılmıştır. 20. Yüzyıl modernitesinin getirdiği yakma yıkma devrinin modern insanda yarattığı hiçlik duygusu, biçem arayışlarıyla beraber, edebiyatta adeta kendi mabedini arayan modern bir zihin yaratmıştır