Yer ile gök, Proto-Türk ve mitolojik dönemden itibaren yaratılışın ve dünya tasavvurunun önemli bir belirleyeni konumunda bulunmuştur. Âşık tarzı destanlar içerisinde yer alan yer ile gök destanları da yer ile göğün bu belirleyici özelliğini geleneğe bağlı olarak sürdürebildiğinin önemli bir göstergesidir. Elbette bu sürekliliğin sağlanmasında, yani zamana ve mekâna bağlı olarak mitik anlamın yeniden üretiminde en etkili âmil ‘âşık’lar olmuştur. Zira tarihî ve kolektif bir yapıya haiz olan sözlü kültür ortamında Türk kültürüne ait her türlü kod aktarımı birer ‘aktif taşıyıcı’ kimliği taşıyan ozan-baksı geleneğinin temsilcileri sayesinde gerçekleşmiştir. Fakat müşterek bilincin yeniden açığa çıkarılmasında dinleyici çevresinin etkin olduğu i...