Günümüzde bilgi toplumunun olmazsa olmazı olarak ifade edilen yaşam boyu öğrenme kavramı, yeni liberal politikalar çerçevesinde, gelişen teknoloji ve oluşan rekabet ortamında piyasanın nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak ereğiyle sık sık gündeme getirilmektedir. Gerek uluslararası, gerekse ulusal platformda, beşikten mezara söylemi üzerinden hareketle, giderek bireyselleştirilen bir öğrenme modeli içerisinde mesleki yeterlilik kazandırmak hedeflenmekte, öğrenme eyleminin tüm sorumluluğu bireyin omuzlarına yüklenmektedir. Bu koşullar altında tercih olmaktan uzaklaştırılan öğrenme eylemi, yarışa ve hatta zorunluluğa dönüşmekte, tam anlamıyla bir sertifikasyon süreci içerisine sıkışıp kalan birey ise yaşam boyu öğrenmeye mahkum e...